Geçmiş Olsun: Patentlendik

0
tongucyumruk
Yazılım Patentlerinin kabulüne ilişkin teklif Avrupa Bakanlar Konseyi tarafından onaylandı. Şimdi Avrupa Parlementosu'nda onaylanmayı bekliyor. Aslında bu haberi oldukça uzun yazmak istiyordum fakat bunu yazmak için kullandığım klavyenin sürücüsünün, veya fazlamesai.net'e bağlanmak için kullandığım TCP/IP, http gibi protokollerin veya fazlamesai.net'in kullandığı CMS sisteminin bir patenti ihlal edip etmediğinden emin olamadığım için herhangi bir patenti ihlal etmediğimi umarak bir bağlantı vermekle yetineceğim.

Görüşler

0
loker
Bu konuda duyarlılığı olan kurumların ortak çağrısı ile AB temsilciliği önünde düzenlenecek bir basın açıklamasıyla 'özgürlük tellalları'na, gerçek özgürlükle ilgili bir ders verelim önerisi getiriyorum.
0
bm
Onu bosverin, eninde sonunda muazzam bir nufusla AB'ye girecegiz ve onemli derecede sozumuz gececek. Bu konulara hakim olmamiz belki butun dunyaya bir iyilik yapmamiza sebep olur. Patent, Telif Haklari, Fikri mulkiyet vs. konusunda bildigim ve tavsiye ettigim kaynaklari ekliyorum. Baska arkadaslar da, ozellikle Turkce kaynaklar varsa eklesinler. Bunlar anlamdan taraftar veya karsi olunacak konular degil (dogrusu belli olmayan isler vardir ya, onlardan bence), en azindan ogrenelim.

Kendi sevdigim sirayla geciyorum:
The Economic Structure of Intellectual Property Law, Posner ve Landes. http://www.amazon.com/exec/obidos/tg/detail/-/0674012046/103-4017175-9747867

Felsefi prensiplere bulasmadan pragmatik bir eknomik analiz yapiyor. Son derece acik yazilmis (ben avukat degilim ama okuyabildim) ve analizler takip edilebiliyor. Ozellikle telif haklari kisminda eserlerin kaybolmamasi gibi ilk bakista insanin aklina gelmeyen ihtimaller de incelenmis. Tek kitap okuyacaksaniz bunu tavsiye ediyorum.

Digital Copyright: Protecting Intellectual Property on the Internet, J. Litman.

Bu elime yeni gecti tamamini okumadim. Biraz son senelerin kanuni kavgalarina asina olmak lazim anlamak icin ama kisa ve en azindan yuzeysel anlaminda oldukca tarafsiz. Dunyaya dayatilmaya calisilan ABD kaynakli Telif Hakki kanunlarinin biz bilgisayarcilari ilgilendiren tarafini anlatan kitap sekline gelmis bildigim en iyi kaynak. Okumak icin avukat olmak lazim degil ama bazi kavramlara alisik olmak faydali olur ('fair use' vs.).


Eger tarihe merakliysaniz ve kolay okunmayan (belki avukatlar icin yazilmis) bir kitapla ugrasmak isterseniz:

Copyright in Historical Perspective, (Patterson)
http://www.amazon.com/exec/obidos/ASIN/0826513735

Ben 'yahu bugunku absurd duruma nasil gelindi' diye merak ettigim icin sevdim. Onun disinda faydali olmayabilir.

Bunlar normal kitaplar. Acik kitap olarak Lessig'in kitaplari var. http://www.lessig.org/blog/ (ustte hepsi linkli). Ben Lessig'i seviyorum ama bazen okuyucuyu karsi tarafin avukati gibi gorup her acigi kapatmak istiyor, iyi niyetli okuyucunun bir cumlede anlayacagi seyi uc paragrafta anlatiyor. Ne olursa olsun, okuyabilenlerin fikir sahibi olmalari faydali olur, Lessig bu alanda hem bizim tarafimizda hem cok zeki bir insan. Herneyse bugunku haber icin blogundan alinti yapayim
http://www.lessig.org/blog/archives/002774.shtml

They call it a "democracy" that they're building in Europe. I don't see it. Instead, they have created a government of bureaucrats, more easily captured by special interests than anything in the US.

"Avrupa'da insa etmekte olduklarinin adina 'demokrasi' diyorlar. Ben oyle gormuyorum. Onun yerine burokratlardan olusan bir idare kurmuslar ve o idare ABD'deki herhangi birseyden cok daha kolay ozel cikar sahiplerince ele gecirilebiliyor."

(Larrycim biraz daha doguya bak, gozlerin yuvalarina geri donunce telefon et. BM)
0
loker
Bu arada http://www.nosoftwarepatents.com sitesinin türkçesi de olacaktı, ama malesef çevrilemedi...
0
BBK
Fazla abartılıyor bu konu yabancı sitelerde diye düşünürken, http://www.nosoftwarepatents.com sitesini biraz gezdim.. Amanın! Bu kadar ciddi imiş bu iş yahu! Söylenenler az bile kalmış...

http://webshop.ffii.org/ sayfasını açıp bakanlar, internette bundan sonra herhangi bir dükkan açmak için en az 20 patent i ihlal etmeleri veya 20 patente para ödemeleri gerektiğini görecekler.. Vay canina.. Böyle saçma sapan patentler nasıl verilir yahu!

Geçekten de eski patent yasasında geçen "Matematik yöntemlerinin ve bilgisayar programlarının patenti olamaz" lafı çok uygunmuş.
0
Ragnor
Şimdi ne olacak? Ne yapacağız? Ne yapmalıyız?

Benim asıl merak ettiğim budur.
0
bm
Ne yapacağız? Ne yapmalıyız?

Devletlerin ve AB gibi olusumlarin fikri mulkiyet konusunda yaptiklari/yapacaklarinin cok onemli oldugunu ve bu konuda politikacilara ve burokratlara guvenmemek gerektigini cok iyi anlamamiz lazim. Neyin niye yanlis oldugunu anlamadan uzulmemizin birseye faydasi yok. Propagandaya yonelik iki uc paragraflik yazilardan bunlari anlamamiz mumkun degil. Biraz konulara hakim olmaya calismamiz, icab ederse is hayatinda temasta bulundugumuz avukatlara anlattirmamiz cok faydali olur.

Henuz bu kanunlar Turkiye'de etkili degil (veri korumasi isi haric, ve farkindaysaniz uye olmadigimiz toplulugun bir ara karari memleketimizde olacak birseyden cok daha fazla konusuluyor). Etklili olmamalarinin beklenmeyen sonuclari da var: yaygin kopyalama yuzunden MS alternatiflerinin fiyat avantaji sektorun en maliyetlere hassas kisminda dahi etkili olmuyor. En azindan telif haklari konusunda 'ozgur yazilim' 'acik kaynak' vs. akimlarin popularitesini biraz bilgiye donusturmemiz, onemli bir bakimdan bunlarin kanunlara dayanan olusumlar oldugunu anlamamiz, kaygilarimizin anlasilir ve elle tutulabilir sonuclar dogurmasi icin gerekli.

Bizim devletimizin ne yaptigi, kendi burokratimizin bizden cekinip cekinmedigi hem bizi cok daha yakindan ilgilendiren hem de AB'den cok daha fazla etkileme sansimiz olan seyler. Yakin zamanda cikan fikir eseri icin bandrol kanununa ilgi gostermedik mesela, gostermeliydik.

Bu bakimdan Uludag isi bir nimet bence, isin icinde devlet oldugu icin o yazilimin lisans durumu devleti en azindan GPL ve turevlerini mavcut kanunlar icinde nereye ne sekilde yarlestirebilecegini dusunmeye itebilir. Bu konuda ben bir iki birsey yazmayi denedim, ama kavga gurultu propaganda icinde kayboldu. Belki biraz ses cikartip Tubitak burokrasisini, devletin diger organlarina etki etmeye zorlayabiliriz (on sayfada hala gayri-resmi taslak lisansi var. Devletin boyle (belki farkinda dahi olmadan) gayri-ciddi is yapmasina sessiz kalarak biz musade ediyoruz, yarin hosumuza gitmeyen birseyi de ayni aliskanlikla yaptiginda bunda sorumluluk sadece hasbelkader son harekete denk gelen burokrat veya politikacida mi olacak sizce?).

Baskasi etkilemeden biz etkilemeliyiz kendi burokratimizi bence. Yoksa Lessig'in hayret ettigi gibi anlayamadigimiz sekilde birseyler yaparlar bir tarafimizin uzerine otururuz. 70 milyonla bu problemlerin hala tatminkar bir sekilde hallolmadigi bir zamanda dunyanin (en azindan) ikinci en buyuk ekonomik biriliginin icinde onemli bir soz hakkimiz olacak. Oraya varmadan kendi devletimiz uzerinde en sektorumuzu ilgilendiren kanunlarda birazcik etkimiz olsun, ve bu etki bilgiden kaynaklansin istiyorum.

Pratik olarak benim aklima gelen care ise AB'deki patent kanunlarinin degismesi durumunda bunun geriye donuk uygulanip uygulanmayacagini ogrenmek ve uygulanmasi hukuken mumkun degilse butun onemli patentleri acikca ihlal eden acik kaynakli yazilim uretmek. Geriye yuruyecekse cok daha iyi olabilir belki: AB'de uc bes acik kaynakli e-devlet projesinin icine yeni duzende patent ihlal edecek program kacirilirsa, bugun bu karari alan burokratlar yarin "biz sozlesmelerede bu patent isini atlamisiz, buradan dogan zararda kabak bizim basimiza patlayacak" diyen diger burokratlar tarafindan gayet guzel hizaya getirilirler. Benim aklima gelen bu (gercekle alakasinin en oldugunu tartamadigim, ama gercek olsa pek hos olacak bir teori olarak).
0
ekrems
Henuz bu kanunlar Turkiye'de etkili degil (veri korumasi isi haric, ve farkindaysaniz uye olmadigimiz toplulugun bir ara karari memleketimizde olacak birseyden cok daha fazla konusuluyor).
Şu an veri koruması geçerli değil (imzaladığımız anlaşmalara ters olarak) ama patent kanunları 1995'ten beri aktif. Hapis cezası alanlar var ihlal suçundan. Üstelik Türkiye kasım 2000'de Avrupa patent sözleşmesine (EPC) imza attı. Malum birlik üyeliği sürecide bir şekilde işliyor. O yüzden bu konular yakınen takip edilmeli bence.
AB'deki patent kanunlarinin degismesi durumunda bunun geriye donuk uygulanip uygulanmayacagini ogrenmek ve uygulanmasi hukuken mumkun degilse butun onemli patentleri acikca ihlal eden acik kaynakli yazilim uretmek.
ex post facto modern ülkelerde kesin olarak yasaklanmıştır. yani sonradan imzaladığımız bir sözleşme geçmişe uzatılamaz. kasım 2000'den önce avrupada alınmış avrupa patentleri bizi bağlamayacağı gibi geçmişe yönelik hak iddiasında bulunulamaz. Patentlerle ilgili olarak ticari kullanım halinde suçun ortaya çıkması durumuda var ki bunu tartışmak lazım. Yani siz taklit veya patent ihlal eden bir ürünü son kullanıcı olarak ticari amacı olmaksızın kullanıyorsanız normalde suçsuzsunuz. Konuyu dağıtmadan yine bizim kaygılarımıza odaklanayım. Bence Türkiye'de yazılım sektörünün canlanması için patentin her yazılım alanını kapsaması çok avantajlı. Çünkü, 1. Zaten her patent tescil edildiği ülke sınırları içinde geçerli ve Türkiye yazılım devlerinin rakip gördüğü bir yazılım sektörüne sahip değil. Yani aslında birçok yazılım patenti (%99.9) Türkiye için tehdit değil. 2. Patent sayesinde yeni yazılım ürünleri geliştirip büyük oyunculara lisans satma yoluyla muazzam gelirler elde edebilirsiniz. 3. Türkiye'de sermaye sahipleri ve endüstri dışarıdan kuvvet uygulanmaksızın ataletini korur kendini tahrik etmez. Newton yasalarına pek bir itaat ederiz. O yüzden bu kanunların kapitalist sistemi ayakta tutma ve yazılım emekçisini köleleştirme amacını taşımadığını bilakis dinamik bir sistem kurma niyetini taşıdığını kabullenip yenilikçiliği körüklediğini hepimizin avantajına olduğunu fark edelim. Bu arada bu işleri avukatlara değil mümkünse mühendis patent vekillerine danışmak lazım. Hazır başlamışken nedir bu patent nasıl bulurum diyenlere 45 milyon patent dokümanına ücretsiz ulaşma linki, http://ep.espacenet.com
0
bm
ex post facto modern ülkelerde kesin olarak yasaklanmıştır. yani sonradan imzaladığımız bir sözleşme geçmişe uzatılamaz. kasım 2000'den önce avrupada alınmış avrupa patentleri bizi bağlamayacağı gibi geçmişe yönelik hak iddiasında bulunulamaz.

Ex post facto olmasi icin iddia edilen ihlalin 2000'den evvel yapilmis olmasi gerekmiyor mu?

Patent sayesinde yeni yazılım ürünleri geliştirip büyük oyunculara lisans satma yoluyla muazzam gelirler elde edebilirsiniz.

Patent olduktan sonra gelistirmeye zaten luzum yok. Isi bitiren fikir patent korumasi altindaysa zaten patneti lisanslarsiniz -- gelistirme hammaliyesine luzum yok. Yazilim patenti olabildigi durumda gelistirme maliyeti sisiyor, kiyamet (ihlal olsun olmasin) bir yerde de bundan kopuyor.

O yüzden bu kanunların kapitalist sistemi ayakta tutma ve yazılım emekçisini köleleştirme amacını taşımadığını bilakis dinamik bir sistem kurma niyetini taşıdığını kabullenip yenilikçiliği körüklediğini hepimizin avantajına olduğunu fark edelim.

Fikir eseri kanunlari icin kesinlikle boyle. Yazilim patenti ozelinde bundan emin degilim. Telif hakki ve personel icin ticari sir vs. kanunlarinin oldugu bir duzen de kafi olabilir. Zaten uretim icin sermaye gerektiren fiziksel icatlar gibi degil yazilim. Yazilimin patent acisindan 'temiz' oldugunu tesbit etmek ilk satisi yapincaya kadarki maliyete (fiziksel urunlere gore) oranlandiginda piyasaya cikmak icin onemli bir engel teskil edebilecegini gosteriyor. Kullanilan personel sadece evvelce gordukleri kod ve yaptiklari is acisindan 'temiz' olmak zorundayken (yani personelle ilgili bir kaygi varken), patent devreye girince bu yeterli olmuyor, patent aramasi da lazim. Bir anda 5-10 kisinin evvelce ne yaptigini kontrol edip rahatlamak yerine, insanligin son 17 (?) senede ne yaptigina bakmaya ziplamis oluyoruz. Az bir maliyet degil bu. (Yazilim icin verilen patentlerin cok zayif kriterlere dayali olarak verilmesi ayri bir konu olmakla beraber, rakami sisirdigi icin soyledigimden bagimsiz degil).

Bilgilendirici yaziniz icin tesekkur ederim.



0
ekrems
Ex post facto olmasi icin iddia edilen ihlalin 2000'den evvel yapilmis olmasi gerekmiyor mu?


çok doğru. öncesiyle ilgili ihlalleri kastediyordum. Ama zaten sonrasıyla ilgili olarak şöyle bir mekanizma var. herhangi bir ülkede patent başvurusu yapmanızın akabinde bir yıllık rüçhan hakkı (priority right) kazanıyorsunuz. Bu size bir yıl içinde istediğiniz ülkede ilk başvuru tarihinizle patent başvurusu yapma hakkı veriyor. Bu süre dolduktan sonra eğer Türkiye'yi avrupa patenti başvurunuzda seçmediyseniz (ki 2000den önce zaten Türkiye diye bir seçenek yoktu formlarda) otomatikman bu başvurunun tüm haklarından Türkiye'de feragat etmiş oluyorsunuz. Yani yapılan anlaşma geçmişe uzatılarak hak iddia edilemeyeceği gibi patent sistemi gereği ülke seçilmediğinden Türkiye'deki haklarınıda kaybetmiş oluyorlar.

Isi bitiren fikir patent korumasi altindaysa zaten patneti lisanslarsiniz -- gelistirme hammaliyesine luzum yok.

patent kanunu gereği yaptığınız yeniliğe ilişkin sadece teknik sorun çözüm fikrini ifşa etmek yetmiyor. Ayrıca bu fikrinizin en iyi örneğini alanında uzman bir kişinin anlamasına yetecek detayda vermek durumundasınız. Aksi durumda sizin yazılımı uygulamanıza yetecek bilgiyi içermediğini ispat ederseniz yetersiz ifşadan söz konusu başvuru iptal edilebilir.


Yazilimin patent acisindan 'temiz' oldugunu tesbit etmek ilk satisi yapincaya kadarki maliyete (fiziksel urunlere gore) oranlandiginda piyasaya cikmak icin onemli bir engel teskil edebilecegini gosteriyor.

mevcut proje sistemimiz için dediğiniz doğru. ama bence tersine düşünelim. şahsen veya firma olarak vizyonunuzu "lisans verme" yani Türkiye orijinli teknoloji transferi olarak tutarsanız yapılması gereken ilk şey yazılım projemizi konumlandıracağımız buna uygun yeri tespit etmek. Sektörünüzdeki gidişatı en güzel izleyebileceğiniz alan patent veritabanı, o halde patent araştırmasını herşeyden önce yapıp tekerleği yeniden icat etmemek için önünüzü görmek ek bir yük değil ilk görev olmalı

espacenet (uzmanları espasnet diye telaffuz ediyor)gibi patent veritabanları içerisinde patentlerin araştırılması için önemli kolaylıklar sağlanmış. Mesela espacenet içerisinde advanced search'e tıklayın. IPC kısmını göreceksiniz. Bu patent sınıfınızı yazacağınız alan. Patentler 68000 alt sınıfa göre veritabanında tasnif edilmiş durumda. Sizin yapacağınız aynı site içerisindeki ECLA linkinden yazılım sektöründe size özel alanın sınıflarını tespit etmek. Örn. kulağımı tersten tutup advanced searchten applicant'ı microsoft olarak seçtim. publication kısmına ise ep (avrupa patenti) yazdım türkiyedeki yerel başvurularını izlemek istesem tr yazardım. Gelen ekranda Text processing ile ilgili bir buluşunun detaylarına tıkladım. IPC karşısında G06F17/21 yazıyor. Yazılım sektöründe olmadığından (beyaz eşya firmasındayım) yolu uzatıp bir ipc kodu buldum size. Advanced seach ekranına dönüp ipc karşısına G06F17/21 ve Publication date için 2004 ve publication nr. kısmına ep yazdım. 62 tane patent başvurusu geldi. ben text editing ile ilgileniyorsam bu 62 başvuruyu inceleyebilirim yük değil görev olmalı. eğer ticari işim bu ise benim için ilk görev sektörümdeki patent hareketlerini izlemek olmalı. güzel bir patent araştırma tekniği ile sonuçları çok daraltmak mümkün zaten.
önce sağlam bir zemine basmalısınız. sonrasında ise trend analizi veya eksik bulma gibi yöntemler kullanıp yazılım alanında hangi konuda bir yenilik yaptığınızda ihtiyaç duyulan bir teknoloji olur onu tespit etmelisiniz. akabinde yeniliği yapıp patent başvurunuzu gerçekleştirdiğiniz andan itibaren önemli yazılım firmalarına buluşunuzu korkmadan gösterebilirsiniz. IRC (innovation relay center. ör. irc anatolia) gibi buluş aktarım merkezleriyle de bunu gerçekleştirebilirsiniz.
bence open source community içerisinde bir nevi vakıf misyonunda çalışmak çok onurlu. ama lisans gelirlerinin havalarda uçuştuğu, firma değerlerinin patent portföyleri katılarak hesaplandığı amerika gibi pazarlara teknoloji transfer etmek istiyorsak makul davranıp enerjimizi doğru kullanmamız gerekli bence. kişisel görüşüm; open source çalışmaları üniversitelere, kendilerini yetiştirmeleri için oralarda eğitilen gençlere havale edip enerjimizi trilyon dolara ulaşmış lisans pastasından biraz nasiplenmeye ayırmamız daha doğru olur.
0
bm
Sektörünüzdeki gidişatı en güzel izleyebileceğiniz alan patent veritabanı, o halde patent araştırmasını herşeyden önce yapıp tekerleği yeniden icat etmemek için önünüzü görmek ek bir yük değil ilk görev olmalı

Bizim islerde cogunlukla durum boyle olmuyor. Alana hakim kisiler zaten ya mevcut urunlerden, kendi tecrubelerinden, akademik literaturden konulari biliyorlar. Patentten geri gitme en cok ilginc sirketlerin neyin pesinde oldugunu takip icin faydali oluyor. (mesela ggogle'in patentlerine bakip ne yapmayi planladiklarini tahmin etmek) Yazilim patentlerine karsi cikilirken akilda olan cok zor isleri cok yeni metodlarla halleden programlar degil, insanlara bariz gelen -- tabiri yerindeyse -- farketmeden ve onem vermeden yeniden icad edilmesi kolay olup patentlendiklerinde harc-i alem programlarin yazilmasini zorlastiranlar. Ben dediginiz modeli anladim, biz oyle calismiyoruz. Alan daha o derece olgunlasmadi.

önce sağlam bir zemine basmalısınız. sonrasında ise trend analizi veya eksik bulma gibi yöntemler kullanıp yazılım alanında hangi konuda bir yenilik yaptığınızda ihtiyaç duyulan bir teknoloji olur onu tespit etmelisiniz

Model oyle degil bizim islerde. Genelde akilda cozulmesi gereken bir problem oluyor, bu problemi cozecek bir suru fikri bir araya getiren bir kod. Algoritmik manada yenilik bir veya iki yerde ve USPTO'nun dusuk standartlari goz onune alininca belki oluyor, ama urunde isi bitiren cozumun toplam kalitesi ve bu yenilikler kaliteyi ancak tali olarak o da belki etkiliyorlar. (Istisnalar var, zaten o istisnalardan dolayi yazilim patentleri %100 yanlis diyemiyorum) Acik veya kapali kaynak olsun gelistirici zaten yola ciktiginda 'aman hangi problemi cozsem' diye degil, filanca problemi cozecegim diye cikiyor. Eger hakikaten bilinen bir patentin cevresinden dolasmak degilse amac, patent sistemiyle alaka olmuyor.

bence open source community içerisinde bir nevi vakıf misyonunda çalışmak çok onurlu.

Boyle dusunerek calisan cogunluk mu, bilmiyorum. Bir sekilde gecim sagliyor insanlar katkilarindan. Kendi kapali kaynak yazilimlarina altyapi vazifesi goren program/kutuphanelere yahut kendi donanimlarini sattiran programlara destek olmak icin programci besleyen bir suru yer var. (Sildigim yerde bahsettiginiz universite gibi ticarete yonelik olmayan kuruluslarin acik kaynakli uretimleri zaten bu sektorde muazzam faydali oluyor. Orada hemfikiriz.)

ama lisans gelirlerinin havalarda uçuştuğu, firma değerlerinin patent portföyleri katılarak hesaplandığı amerika gibi pazarlara teknoloji transfer etmek istiyorsak makul davranıp enerjimizi doğru kullanmamız gerekli bence.

Farkinda olmaliyiz tabi. Ama birinci derecede is bitiren fikri mulkiyetin calisan ve pazarinda en azindan islevsellik acisindan kendisini kanitlamis program uzerinde oldugunu da unutmayalim. Genis anlamda katiliyorum, yazilim baglaminda cok dar anlamda da katiliyorum (cok zor problemleri cozmek) ama harc-i alem isleri patentleme gibi bir gayret icine girersek cok genc bir alanda ticari olsun olmasin bir takim tesebbusleri hakikaten bogariz diye korkuyorum. TR ozelinde bir de patent verecek kurulusun hakli olarak sikayet ettiginiz bilirkisilerin kalitesinden oteye gitmeme ihtimali de var ki asil felaket (USPTO'nun basimiza actigi isler goz onune alinirsa) oradan da kaynaklanabilir. Nihayet telif hakkiyla yeterince korunabilen, o kanunlara dayanarak lisanslanabilen urunlerden bahsediyoruz, korunmamis urunlerden degil.

Ben yazilim patentinin ozellikle uzun sureli koruma soz konusu olunca iyi bir fikir oldugu konusunda tam ikna olmadim henuz. Ozellikle ABD ile efektif olarak harmonizasyon seklinde AB'ye sirayet edecekse isimiz zor olabilir. Felaket olmaz tabi, ABD batmadi gordugumuz gibi (yahut batmasi yazilim patentinden olmayacak).
0
bm
Iki uc tane de link vereyim size alanin insanlarinin yazilim patentleri ile ilgili fikirlerini gosteren:

Don Knuth:
http://lpf.ai.mit.edu/Patents/knuth-to-pto.txt

Jeffrey D. Ullman:
http://www-db.stanford.edu/~ullman/pub/focs00.html

Bunlarin ikisi de ABD'den (bizim alanin nobeli olan Turing award almis insanlar), tarz farkini gostermesi acisindan Avrupalilarin bir bildirisini de ekleyeyim:

http://swpat.ffii.org/papers/eubsa-swpat0202/komp0305/index.en.html



0
ekrems
Linkler için çok teşekkürler, özellikle Jeffrey D. Ullman'în makalesi harika, hemen bir çıktısını aldım. Çünkü aslında patent sisteminin genel sorunlarınıda güzel tespit etmiş. patent sistemi ideal şekilde çalıştırıldığında bu sorunların bazıları ortadan kalkabilir. Bu noktada devletlerin sistemi işletme becerileriyle alakalı noktalar ciddi sorun oluşturuyor. Mesela USA'daki inceleme uzmanlarının yetersizliği yüzünden 2. ve en kritik test unsuru olan buluş basamağının kolayca geçilmesi. Zayıf yönlerim amerikan içtihadı ve kendi alanımı çok az ilgilendiren yazılım sektörünün bakış açısını tam bilememek olsa da Avrupanın yaklaşımını ve Ullman'ın problem olarak tanımladığı unsurlarda patent kanunları ne diyor bildiğim kadarını yarın paylaşmak isterim kahve molalarında bu kadar yazılıyor. EU komisyonundaki metnin linki varmı? Tepki dilekçelerinden anlamaya çalıştım sürekli metni inceleme fırsatı bulamadım.
0
bm
EU komisyonundaki metnin linki varmı?

Benim bildigim bu:

http://europa.eu.int/comm/internal_market/en/indprop/comp/index.htm
0
ekrems
konuya daha farklı bir açıdan bakmak gerek bence.

patentin ortaya çıkma nedeni yeniliğin ödüllendirilmesi. hem öyle her fikirde hemen patent almıyor bu süreç 3 ila 5 yıl sürüyor ve 3 temel kriteri geçmiş olmanız gerekiyor.

1- Yenilik, yani dünya üzerinde daha önce kimsenin bu uygulamayı kamuya duyurmamış olması gerek.

2- En önemli madde bu. Teknik sorun çözümünüz buluş basamağı (inventive step) içermeli. Yani sf.net te bulunan uygun iki yazılımı birbirine monte ettiğinizde çıkan sonuç aşikar olur bu patent alamaz. Yaptığınız buluşun herkes tarafından kolayca düşünülemeyecek olması gerek. Basit olabilir ama patentlenebilmesi için iki unsuru birleştirdiğimde zaten bu ortaya çıkabilirdi denmemeli.

3- Sanayiye uygulanabilirlik, yani hayali olmamalı, somut avantajlar içermeli.

Bu üç kriteri geçen bir yazılım yaptıysanız (ör. pagerank sistemi veya bir grafik motoru vs.) üstelik teknik bir avantaj sağladıysanız (ör. veriye daha hızlı erişim vs.) şu anki patent kanunlarıyla avrupada zaten patent alabiliyorsunuz.

Yani aslında her ne kadar EPC metninde "computer programs as such" diye bir ifade patent alıyor olsa da "as such" kısmından yararlanıp onbinlerce yazılıma ilişkin buluş avrupada ve dolayısıyla Türkiye'de patentlendi.

Zannediyorum bu noktada asıl sorun teknik bir avantaj içermeyen ve sadece iş metodu olarak adlandırılan (ör. amazon.com un online shoppinge ilişkin buluşları) yenilikler. Benim kişisel düşüncem madem bir firma yenilik yapıyor ve 3 temel kriteri aşıyor o halde diğer ürünlerde olduğu gibi patent alabilmesi.

Kaldı ki bu durum yazılım endüstrisinin gelişmesine neden olur. Open source community her zaman desteklenmeli. İnsanlığın gelişmesi adına çok etkili bir model. Ama yazılımcıların hayatta kalabilmesi için iyi gelirli bir iş bulabilmesi ancak yazılım sektörünün bir endüstri haline gelmesi ile mümkün. Bu yapıyı ise yeniliklerini patentleyen ve lisans gelirleriyle güçlenen firmalar elde edebilir. Amerikada iş metodu tabanlı uygulamaların yazılımları patentli ve sonuç? Bir istatistik yapsalar herhalde açıkça amerikan yazılım sektörünün Avrupaya göre ezici üstünlüğü ortaya çıkacak. Avrupalı yazılım firmaları ise yaptıkları yenilikleri koruyamadıkları kendi bölgelerinde mağdur duruma düşüyor.

Not: Patentlerin devleri daha da devleştirdiği bir gerçek. Ama kapitalist sistemde yeni girişimcilerin hayatta kalmasının patentten başka yolu yok.
0
Nightwalker
Keşke Bilgi üniversitesinde geçen hafta George Greeve in sunumuna katılabilseydiniz.

Patentlerin küçük firmaların ne kadar alehine olduğunu daha iyi düşünün.

Bu gün IBM gibi bir kuruluş size bir patent davası açsa, haklı bile olsanız bunun masraflarını dahi ödeyemeyip batacağınızı görmek çok mu zor ? Bu gün ABD de bir patent davası sizce kaça mal oluyordur ? Paranız yoksa bir bankaya gidip "eee... IBM bana patent davası açtı kredi lazım" mı diyeceksiniz ?

Diğer taraftan sadece size bu davanın açılmış olması bile müşterilerinizi korkutup portföyünüzü sıfırlamaya yeter muhtemlen.

Hele bir de firmanız halka açıksa hisselerinizin borsadaki durumunu düşünmek bile istemem.

Patent yalnızca büyük firmaların işine yaramaktadır. İşte bizler de bu sebepten patentlere karşı olmalıyız.
0
bm
Bu gün IBM gibi bir kuruluş size bir patent davası açsa, haklı bile olsanız bunun masraflarını dahi ödeyemeyip batacağınızı görmek çok mu zor ? Bu gün ABD de bir patent davası sizce kaça mal oluyordur ? Paranız yoksa bir bankaya gidip "eee... IBM bana patent davası açtı kredi lazım" mı diyeceksiniz ?

Hakikaten mahkemelik olacak bir durum varsa dogru (hakimin IBM'e kiciyla gulup, hadi len yikil karsimdan diyecegi uyduruk davalar icin dogru degil tabi). O buyuklukteki bir sirket kararliysa karsisinda dayanmaniz zor. Ayni sekilde sizin patentlediginiz birseyi IBM kullandiginda sistem size de calisiyor tabi. Belki bedava avukat bulamazsiniz ama IBM kacmayacagina gore almaniz muhtemel olan tazminata yahut uzlasirken alacaginiz paraya ortak olacak avukat bulmaniz o kadar da zor olmaz. Fiziksel dunyada da bu boyle. Mesela zamaninda Polaroid Kodak'i bu sekilde piyasasindan cikarttigi gibi, hatiri sayilir bir miktar da tazminat aldi.

Esas asimetri acik kaynakta tabi. Patentlenebilecek fikirler patentlenmedigi, aksine kucuk buyuk herkesin kullanimina acik oldugu icin buyugun engel olmasi mumkunken kucugun buyuge yapabilecegi birsey yok. (Kucuk patent sistemini kullanmiyor cunku.) Bunun ustune patent ofisinin (en azindan ABD'de) bazen bariz ve genis icat iddiasinda olan patentler vermesi ve patent suresinin bizim alan icin cok uzun kalmasi bindigi icin sikayetler yersiz degil. Belki bizim alanda patent sureleri kisa olsa (4-5 sene mesela) bu kadar problem cikmayacak (ama o zaman da mesela RSA'ninki para edecegi zamana yetisemezdi).
0
loker
Hakikaten mahkemelik olacak bir durum varsa dogru (hakimin IBM'e kiciyla gulup, hadi len yikil karsimdan diyecegi uyduruk davalar icin dogru degil tabi).

Hiç mahkemeye düşmemiş olduğunuzu düşündüm bu cümlenizden... 'hadi canım ordan' denmesi için bile kimi zaman o kadar çok zaman geçer ki, inanamazsınız...

ekrems ile aşağıda olayı sosyalizme atfettiğiniz haller ise malesef bu forumun tipik politik cehalet düzeyinde hiçbir değişim olmadığının en açık göstergesi...

patentler özgür girişimci kapitalist önermenin kendi devamını sağlamak için piyasaya müdahale eden az istisnasından biri olarak; küçük girişimcileri korumak için öne attığı bir sistemdi... yani patentler, kapitalizm içinde az sayıda olan sosyal koruma önlemlerinin başında geliyor...

ve fakat piyasa aktörleri, olayı büyüklerin lehine dönüştürmeyi başarınca çığırından çıkartarak manüple ediyorlar... bazı insanlar da önsöz düzeyinde bilgileriyle özgürlükten falan dem vuruyor...

tabii beyin jimnastiği olur o ayrı....
0
bm
Hiç mahkemeye düşmemiş olduğunuzu düşündüm bu cümlenizden... 'hadi canım ordan' denmesi için bile kimi zaman o kadar çok zaman geçer ki, inanamazsınız...

TR'den bahsetmiyordum, onu belirtmeliydim. Demek istedigim su: tutacak bir tarafi olmasi lazim mahkemenin uzun ve masrafli olmasi icin. Sirf avukatiniz var onu bunu dava edip sindirmek hem yapilan birsey degil hem sistemin musade etmiyor. (Sirf TR'de sattiginiz bir maldan, yazilim patenti konusunda IBM ile TR'de davali olacaginiz gibi bir durum aklima gelmedi dogrusu). Ekrems bu isleri cok daha iyi biliyor, belki anlatir nerede ne oluyor diye. Benim isim teget geciyor patent ve IP avukatlariyla konusmam ve sirket degerlendirirken patent okumamdan kaynaklaniyor 1-1 sistemle muhatap olmadim.

patentler özgür girişimci kapitalist önermenin kendi devamını sağlamak için piyasaya müdahale eden az istisnasından biri olarak; küçük girişimcileri korumak için öne attığı bir sistemdi... yani patentler, kapitalizm içinde az sayıda olan sosyal koruma önlemlerinin başında geliyor...

Bu benim en azindan ABD icin bildigimle ortusmuyor. Kaygi kaymagi kimin yiyecegi degil ilerlemenin olup olmayacagi. Hem icat sahipleri icin kisitli sureli tekel korumasi hem icadin acikca anlatilmasi (korumanin sarti) sayesinde teknolojinin ilerleyecegi dusunulmus. Sosyal koruma diye bir kaygi yok benim gorebildigim: sivrilmis insanlara fikirleri uzerinde mulkiyet hakki yaratilirsa ilerlemenin kolaylasacagi dusunulmus. Bu ABD tabi, Avrupa'da durum farkli olabilir. (oldukce iyi bir ozet: http://caselaw.lp.findlaw.com/data/constitution/article01/39.html )

Kalan soyledikleriniz icin sunu diyeyim: vaktiniz varsa anlatsaniz da biz de ogrensek?
0
ekrems
ekrems ile aşağıda olayı sosyalizme atfettiğiniz haller ise malesef bu forumun tipik politik cehalet düzeyinde hiçbir değişim olmadığının en açık göstergesi
açık konuşayım haklı olabilirsiniz, bir mühendisin işinden vakit bulabileceği kadar politik konular hakkında bilgim var. ama temelde söylediklerinizle söylemim tamamen paralel. benim yaptığım atıf körü körüne, oturup tartışmaksızın karşı gelenlerdeki sığlığı yamadığım pozisyondu.
ve fakat piyasa aktörleri, olayı büyüklerin lehine dönüştürmeyi başarınca çığırından çıkartarak manüple ediyorlar
duruma özel olarak haklılık payı var. sözü açılmışken böylede güzel tartışma partnerleri bulmuşken biraz Türkiye'deki durumdan bahsedeyim. patentin öncesi ve sonrasıyla ilgili sonuçları değerlendirince şu kanaate vardım, ilaç firmaları milyar dolarlık pazarda ülkemizin yerli sanayisini ele geçirmek için patent kanunlarının hızla çıkartılmasını sağladı. 1995 yılıkda 551 no'lu kanun hük. kararname ile çok güçlü bir patent koruması sağlandı. alman patent kanununa baktığımda yöntemin copy-paste aktivitesi olduğundan şüphe ediyorum:)
velhasıl kelam kötü mü oldu? ilaç sektörü özelinde evet ama diğer sektörlerde bilakis iyi oldu. Patentin güzel bir rekabet silahı olduğunu farkeden sanayiciler Türkiye'de yenilikçilik faaliyetlerini arttırmaya başladı.
Avrupa birliği desteğiyle bazı hakimlerimiz eğitimlere gönderildi ve yanlış hatırlamıyorsam şu an 6 veya 7 ihtisaslaşmış fikri mülkiyet hakları mahkemesi kuruldu. tüm bu aktiviteler kulağa hoş geliyor aslında
önemli devlerin, yerli ve yabancıların davalarında taraf olmuş biri olarak pratiğide inceleme imkanım oldu. şu an için istenen kalitede sonuçlar çıkmıyor. ama ne yapalım bir yerlerden başlamak gerekir. bulanık suda balık avlamak elbetteki bazıları için daha kolay. malesef içtihat oturmadığından ortam şu an biraz bulanık. fazla bilgiye sahip olan kişilerle çalışanlar genellikle haklı bulunuyor mahkemelerde. ayrıca Türkiye'de hala bilirkişi kangreni var. Prof. ünvanı alan herkesin allame-i cihan olduğunu düşünen mahkemelerde en popüler üniversitelerimizde üç prof.un kafa kafaya verip yazdığı bilirkişi raporunu okuduğumda kafamı duvarlara vurduğum olmuştur.
bu durum elbetteki büyük sermayenin manüplasyonlarına neden olabiliyor.
yanlız bu bahsettiklerimiz en uç nokta olan hukuk merci. genellikle ringde iki ağır siklet şampiyonu yoksa firmalar kendi aralarında güzelce problemlerini çözebiliyor. Hele ibm versus bireysel/küçük ölçekli girişimcimiz söz konusuysa firmalar bu tür girişimcilerin beklentilerini onları motive edecek kadar karşılıyordur eminim (benzer yaşadığım örneklerden). bırakın girişimcinin patentinde gedik aramayı, değerinden fazla verip haklarını satın alabiliyor büyük firmalar.
öze dönersek benim open source community neden patente karşı şaşkınlığımın temelinde de herhalde patentin aslında hepimizin belirttiğimiz gibi bilginin kamuyla paylaşılması anlamını taşıdığı geliyordu. Yeniliğin hızla devamını sağlayan daha makul bir önerisi olan yok.
özgür yazılımın gelir modelide çok güçlü değil. en azından belkide şu olmalı. hayati ihtiyaçların karşılanması ücretsiz ama özel teknik avantaj sağlayan yenilikler patentli ve ücretli. ekmek bedava pasta parayla. sizlerle yazışmaktan keyif aldım hatam olduysa affola.
0
loker
Hele ibm versus bireysel/küçük ölçekli girişimcimiz söz konusuysa firmalar bu tür girişimcilerin beklentilerini onları motive edecek kadar karşılıyordur eminim (benzer yaşadığım örneklerden). bırakın girişimcinin patentinde gedik aramayı, değerinden fazla verip haklarını satın alabiliyor büyük firmalar.
öze dönersek benim open source community neden patente karşı şaşkınlığımın temelinde de herhalde patentin aslında hepimizin belirttiğimiz gibi bilginin kamuyla paylaşılması anlamını taşıdığı geliyordu.


Matematiksel formüllerin patenti alınamaz kavramı deliniyor aslında bütün mesele burada... Şu an çok vaktim olmadığı için yazamıyorum, ama mesajınız yanıtsız kalmasın diye hemen iki yazayım istedim...

Yazınızı kafamda bu paragraflardaki iki vurguyla özetleyerek ilerlemeye çalışayım, bir teknolojik gelişmenin ederinden fazlasını nasıl tanımlarız? Ederini nasıl bir süreçte görebilyoruz ki? Ölü doğan teknolojileri ya da baş yarma şampiyonu ummadık taşları bir düşünün... Yeni bir teknolojinin bunlardan hangisi olacağına karar veren dinamikler artık çok belirgin, hesaplanabilir değil...

Bir de asıl problem şurada... artık öyle bir noktaya gelindi ki, buluşlar, icatlar, geliştirilen teknolojiler incecik detaylarda saklı oluyor çoğu kez... bunlar ya tesadüfen bulunyor ya da bazı insanlar işleri güçleri yokmuşçasına bu tip şeyleri ararken bulabiliyor (ar-ge)... ikinci şık doğrudan sermaye gücüyle doğru orantılı olduğu için yeni gelişmelerin çoğunun büyük şirketlerden gelmesi şaşırtıcı olmayacak... bunlar patentlenirse neyi kimden korumuş olacaklar belli değil?

Şu ana dek özgür yazılım cephesinde insanların ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik üretilen sayısız projenin pek çok popüler olanı ticari büyük uygulamaların muadilleri... ve işlevsellik anlamında bazı kritik noktalarda birebir kopya çekmek zorundalar...

Adobe kendi araççubuğu ve benzeri bir kaç özel tasarımının patentini saklıyor örneğin... haklı mıdır, olabilir... en uygun, en kolay kullanılır tasarımı sen yap, bunun için devasa bütçeler ayır araştırmalardan faydalan, biri gelip zırt diye aynısını kendi yazılımına eklesin... evet bu belki anlaşılabilir... amma velakin yapılacak menü ister istemez yeterince benzeyecektir, çünkü bir yerde 'aklın yolu bir'e geliyorsunuz... ve patentlerin sınırları yeni girişimde o kadar saçma bir noktaya çekiliyor ki, bir işi yapmak üzere ilk üretilmiş yazılım, jenerik bir işlem yapmıyormuşçasına tek olmaya oynayacak neredeyse... e-ticaretin nasıl etkileneceğine dair kimi örnekler vardı NoSoftwarePatents.com adresinde... benim kişisel anlamda karşı durduğum noktaları bunlar... bunun dışında ben de çok detayına girmedim, girmiyorum açıkçası...

neyse şimdilik kesmek zorundayım...
0
ekrems
ben patente karşı olmanın açık kaynaklı yazılımcılığın sosyalist tadından geldiğini düşünmeye başladım. patent kapitalizmin temel direklerinden biriyse buna karşı gelmek gerek düşüncesi hakim çoğunlukla. bu ise bazen derin analizler yapıp mantıklı sonuçlar doğurmayı duygusallık nedeniyle engelliyor
4 yıl kadar türkiyenin lider patent vekili firmasında çalıştım ve yaklaşık 250 civarında patent yazdım. haklarını savundum. şunu çok net bir biçimde söyleyebilirim, başvurusunu yaptığım firmaların %90'ı kobi veya girişimci ölçekliydi. üstelik bir kısmı çok başarılı lisans anlaşmaları yapıp güzel gelirler kazandılar. inan bana defacto küçüklerin daha avantajlı olduğunu gösteriyor.
şu an alanında sorumlu olarak çalıştığım uluslar arası sermayenin beyaz eşya firması. burada ise şunu daha net ayırt etmeye başladım. büyük firmaların patent stratejilerinin odağında küçük girişimciyi ezmek yok. korku var. büyük rakipleri tarafından bir boşluğunun yakalanması korkusu. üstelik şu anda bazı yazılım firmalarıyla ve üniversitelerle ürünlerimize ilişkin patentlenebilecek teknoloji üretmeleri ve lisans karşılığı bize devretmeleri için cesaretlendirme çalışmaları yapıyorum.
patent asla bütün muhtemel yenilik fikirlerini düşünüp kapatma aracı değildir. patent trolü dedikleri köylü kurnazlığına sahip insanların varlığı bir gerçek. ama sayıları çok az ve kurnazlıklarının medya değeri yüzünden sıkça gündeme getiriliyorlar. bu durum ise kafalarda patente yönelik yanlış bir resim çizilmesine yol açıyor.
hukuki süreçlerin pahalılığı konusuna katılıyorum. zaten firmalar bu yolu son seçenek olarak görüyor. şayet siz bireysel veya küçük ölçekli girişimciyseniz asla size dava açmakla uğraşmaları ihtimali çok düşüktür. devler arenasındaki savaş durumunda ise keselerin ağzı sonuna kadar açılır.
her ne olursa olsun patenti ihlal etmemek görevimiz. madem ibm gibi bir firmada insanlar oturup düşünüyor ve yılda 3200 civarında patent başvurusu yapacak kadar yenilik üretiyor, bunları alkışlamak saygı göstermek lazım. biz alkışlamasak bile karşılığını yıllık 1.5 milyar dolar lisans geliri olarak alıyorlar gerçi.
hülasa, siz büyük bir ihlal yapmadığınız sürece zaten büyük firmaların büyük savaşları ve yavaşlaşmış refleksleri size bakmalarını engeller. ama amaç ihlal değil analizle uygun geliştirme alanları bulup bu firmalara teknoloji satmak olmalı. devlerin büyük savaşlarından teknoloji satarak karlı çıkan küçük girişimcilerin sayısı çok fazla. teknoloji satmaktan kastımda patentinizin haklarını satmaktan başka birşey değil.
0
bm
ben patente karşı olmanın açık kaynaklı yazılımcılığın sosyalist tadından geldiğini düşünmeye başladım. patent kapitalizmin temel direklerinden biriyse buna karşı gelmek gerek düşüncesi hakim çoğunlukla. bu ise bazen derin analizler yapıp mantıklı sonuçlar doğurmayı duygusallık nedeniyle engelliyor

Ben de ayni seyden rahatsiz oluyorum. 4-5 sey ic ice girmis corba olmus gibi geliyor bana. Mesela:

-- Antipati duyulan kapitalizmi doguran ekonomik ozgurluklerin ve bunlardan dolayi yaratilan zenginlik ve ezilmemis girisimciligin urunlerinin bir kisminin uretenlerin arzusu sonucu umuma acik olmasi degil sosyalist bir ekonomik duzenin tezhuru olarak goruluyor. Bu ozellikle 'acik kaynak' akimini populerlerstiren ESR'in ABD'de bile uc sayilabilecek derecede klasik liberal oldugu goz onune alinirsa bize memleketimizdeki okumuslarin egilimleri ve analiz maksadiyla dahi dunyaya bakarken hangi gozlukle baktiklari konusunda birsey soylemeli galiba.

-- Fikir eserleriyle ilgili kanunlarin (telif hakki, patent, ticari sir, tescilli marka vs.) arkasinda yatan fikirler TR'de acik degil. Ozellikle telif hakki ve patent konusunda soyut dusunmek bilisim baglaminda bunlarin yabancilara ait ve onlara yarayan seyler oldugu gorusunden basladigi icin laf birinci dakikadan milli duygularin minciklanmasina kayabiliyor. Oradan sonra toparlamak cok zor.

-- Patent kavrami ile ABD patent ofisinin bazen halt etmesi arasindaki bag guc verilen devlet kuruluslarini iyi denetleme geregini barizlestiren bir veri olarak degerlendirilmiyor, patentin kendisinin kotu oldugu cikarimina yol aciyor. Burada TR/ABD farki cok buyuk degil. ABD'de de boyle dusunen bir kitle var. TR'de dezavantaj ana dilimiz Ingilizce olmadigi icin 'patent'in bir anlaminin da 'acik' oldugunu anlamamamiz, alternatiflerinden birinin buluslarin saklanmasi oldugunu sezmememiz belki.

-- Yazilim/fiziksel icat farki cok az dile getirliyor. Patent mekanizmasi ve kanunlari (bence) pragmatik kaygilarla belirlendiginden alandaki yerlesik kultur, is yapma tarzi, icattan pazarlamaya giden yolda zaman faktoru, piyasa dengeleri, alanin yeniligi ve en nihayet devletin buyuk/kucuk ile ilgilenmekten ziyade kanun cikartirken aslinda vatandasi dusunme mecburiyeti birer faktor olarak pek taninmiyor.

Bu bakimdan burada yazdiklariniz bence cok degerli. Tesekkur ederim.

adem ibm gibi bir firmada insanlar oturup düşünüyor ve yılda 3200 civarında patent başvurusu yapacak kadar yenilik üretiyor, bunları alkışlamak saygı göstermek lazım.

IBM'in yakin zamanda actigi yazilimla ilgili patentlere bakarsaniz USPTO'nun nasil yoldan ciktigini farkedebilirsiniz. Bu patentlerin (yazilim icin konusuyorum) sahipleri dahi samimi ortamlarda bunlara guluyor. IBM'e kizmamak lazim tabi, adamlarin vazifesi mevcut kanunlardan ve imkanlardan yararlanmak. Ama USPTO'ya kizabiliriz. 'Alana hakim birine bariz olmama' kriterinde 'alana hakim' kismi 3. sinif bir egitim ile alinmis lisans derecesi+ bir iki sene calismis olmak gibi goruluyor (efektif olarak), hal bu olunca ileri seviyede donanima sahip insanlarin her elledikleri problemden patent cikartmalari sadece ellerinin altinda duzgun bir patent bolumu olmasina bagli oluyor. (Iyi patent destegi olan bir laboratuarda agresif bir arastirmaci bizim alanin henuz piyasaya dusmemis kisimlarinda onlarca patent toplayabiliyor. CVlere baktiginizda bunu farkedersiniz, o ortamlarda onlarca patent almis 40-50 yasinda insanlar var). Yazilim patentlerinin tepki cekmesi biraz da bundan.

Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

Be Inc. topu attı...

SHiBuMi

Aynı isimli işletim sisteminin (BeOS) yaratıcısı Be Inc, 15 Mart itibariyle dağılacağını ve hisselerinin Nasdaq piyasasından çekileceğini duyurdu. Karar halihazırda ekim ayında hissedarlar tarafından alınmış. Geçtiğimiz sene işletim sistemini Palm Inc.`e satan Be, Şubat ayında Microsofta karşı rekabete aykırı fiyat kırmak suçlamasıyla dava açmıştı.

Kaynak: Reuters Be sitesi: www.be.com

Özgür Yazılım ve Açık Kaynak Günleri 2008 - Duyuru

butch

İstanbul Bilgi Üniversitesi, Bilgisayar Bilimleri Bölümü tarafından 2003 yılından beri ilkbahar aylarında gerçekleşmesine alıştığımız Özgür Yazılım ve Açık Kaynak Günleri bu yıl sonbahar aylarında düzenlenecek. Etkinlik hakkında detaylar önümüzdeki günlerde duyurulacak.

Postmodern Müzik

FZ

Konsere gidiyorsunuz. Başlangıç saati diyelim 19:00 ama herkes 18:00'da orada. Neden? Hazırlık yapmanız gerekiyor. Önce bir kiosk'a başvurup cep telefonu ve koltuk numaralarınızı veriyorsunuz. Evet, bu işi web'den de yapabilirsiniz, o zaman erken gitmeniz gerekmez. Neyse, salonda yerinizi alıyorsunuz. Ve bilin bakalım neler oluyor?

Herkes oturduktan sonra sahnedeki müzisyenler bir takım düğmelere basıp,bütün seyircilerin cep telefonlarına melodiler yüklüyorlar. Sonra da numaraları arayarak sizi çalıyorlar. Ve dünya tarihinde ilk defa müzik aletleri yerine seyircinin (cep telefonlarının) çalındığı bir konser gerçekleştiriliyor. Şaşarsınız ama ortaya dinlenebilir şeyler çıkıyor. Sitede mp3'ler var: Dialtones: a telesymphony.

Bilgi Üniversitesi – Novell İşbirliği

sametc

İstanbul Bilgi Üniversitesi, Novell'in Türkiye'deki tek Yetkili Test ve Eğitim Merkezi oluyor. Bu işbirliğiyle Novell'in tüm sertifika sınavları ve eğitimleri İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından verilecek.

E-öğrenme İçin 2.500.000$

FZ

Carnegie Mellon üniversitesi Internet tabanlı öğrenmenin etkilerinin araştırılması için 2.5 milyon $ tutarında bir fon elde etmiş. Bu para, normal fiziksel sınıf eğitimindeki öğrencilerin aynı zamanda Internet üzerinden de ders almalarının nasıl bir etkiye yol açacağının araştırılması için üniversiteye bağışlanmış durumda.

Söz konusu e-öğrenme sistemi: Open Learning Initiative (OLI). OLI bünyesinde şu anda biyoloji, matematik analiz, kimya, fizik, statik, empirik araştırma yöntemleri, istatistik, mantık ve kanıtlar, Fransızca gibi dersler bulunuyor. Bu dersler üniversite giriş seviyesinde hazırlanmış halde.